BAKIŞ AÇISI

Kadıköy iskelesinde yazdan kalma bir akşamüstü. Üst katta bulunan kitabevindeyim. Şehir deniz kokuyor. Tam karşıdaki Haydarpaşa limanı gün batımında eşsiz görünüyor. Sohbetimiz koyulaşıyor. Psikoloji bölümü öğrencisi Ahmet herkesi düşündürecek bir anısını bizimle paylaşıyor.

‘’Uğur Bey, bende buradaki diğer arkadaşlarım gibi çalışmak zorunda olan bir öğrenciyim. Katılamadığım dersler için not tutan arkadaşlarımdan yardım istiyorum. Bu sabah iki sıra önümde oturan bir kız öğrenciden notlarını rica ettim. Fotokopi çektirip hemen getireceğimi hatta kendisine öğrenci kartımı bırakabileceğimi söyledim. Yüzüme, sanki ona askıntı olan bir serseri’ymişim gibi baktı. Cevap dahi vermeden oturduğu sıradan kalktı ve oradan uzaklaştı.’’

‘’Herhalde çok sinirlenmişsindir. Öfkeni içine attığını ve orada büyüttüğünü görebiliyorum.’’

‘’Evet çok sinirlendim. Kendimi o kızı rahatsız eden bir dilenci gibi hissettim.’’

‘’Ahmet, senin onurlu bir insan olarak yaşadığın duyguları tahmin edebiliyorum. Kısa süre önce seninkine benzer bir durum yaşadım. Bu konunun ülkemiz için önemli olduğunu düşünüyorum. Sizlerle paylaşmak istiyorum. Dinlemek ister misiniz?’’

Ahmet ağlamamak için zor tuttuğu dolu gözleri ve kırmızı alnı ile başını salladı. Çayımdan bir yudum aldım ve devam ettim.

‘’Eşim Çiğdem ile birlikte iki yıldır beraber çalıştığımız bir kurumda halkla ilişkilerde başarılı, İngilizce’yi ana dili gibi konuşan resepsiyon görevlisi Aysun Hanım’ı tanıdık. Aysun Hanım oldukça güler yüzlü genç bir kadın. Kendisiyle arasıra selamlaşır ayaküstü kısa sohbetler ederiz. Aysun

Hanım, birkaç gün önce yaptığımız konuşmada çok kitap okuduğunu ve Antropolog olduğunu söyleyince grubumuzdan bahsederek kendisini sohbete davet ettim. Mutlu oldu ve teklifimi memnuniyetle karşıladı. Grup buluşmalarımızın esnek olduğunu, kendisine nasıl ulaşabileceğimi sordum. Tahmin edin ne oldu?’’

Sohbet grubumuza ve üniversite gençliğine büyük önem veren bir şirketin sahibi olan Leyla Hanım, heyecan içinde söz istedi.

‘’Ne oldu Uğur Bey çok merak ettim?’’

‘’Aysun Hanım sorduğum soru karşısında önce birkaç saniye bocaladı. Sonra da kendisinden ahlaksız bir şey istemişim gibi utanç içinde göz temasını kaçırdı.’’

‘’Sonrasında ne oldu Uğur Bey?’’

‘’Leyla Hanım, aslında Aysun Hanım hem beden dili hem de ses dili ile; ‘git başımdan seni kadın düşmanı’ mesajı veriyordu. Ama bunun farkında olmadığının dahi farkında değildi.’’

‘’Neden böyle oluyor Uğur Bey?’’

‘’Leyla Hanım, bu soruya en doğru ve bilimsel cevabı verebilmek için Türk toplumunda Osmanlı’dan günümüze kadın’ın varolma savaşı üzerine konuşmamız ve kendimize sorular sormamız gerekiyor. Örneğin; 

Bir kadın için ‘münasip’ davranışın kültürel çerçeveleri nelerdir? 
5 Aralık 1934 tarihi, ülkemizdeki kadın ve erkeklere ne anımsatıyor? 
Küresel cinsiyet eşitliği nedir? 

Bence gerçek sadece bir bakış açısıdır. Ve bakış açısı değişebilir. Bu konuları ekip olarak önümüzdeki hafta konuşabiliriz.’’

Emek ve zaman ayırıp bu konu hakkındaki düşüncelerini paylaşan anne ve babaların yorumlarını aşağıdaki linkte sizlerle paylaşmak istiyorum. Yapılan gözlemlerin bilgi açısından bizlere büyük zenginlik kazandıracağını düşünüyorum.

facebook.com/Dr.U.Ugural/BAKIŞ AÇISI

Emek verip okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

Sevgi ve saygılarımla.

Uğur Uğural