Bodrum’da, Türkiye’de şubeler zinciri olan bir şirketin vakıf projesini yönetmek üzere yurtdışında yaşayan anne babalar, öğretmenler, eğitim danışmanları ile genetik ve biyokimya alanında çalışmalar yapan; mikrobiyom üzerinde araştırmaları bulunan bilim
Tıptan soya, genetik hepimize dokunuyor. Kişisel Genetik Eğitimi ve Diyaloğu programlarımız ile, genetik hakkında doğru ve ilgi çekici bilgiler, konuşma başlatıcılar ve eğitim planları sunuyoruz. Bilim hızla ilerliyor ve insanların
Yapılan son araştırmalar çocukların çok sevdiği bazı hazır gıdaların; gen yapısını değiştirebileceğini gösteriyor. Değişen gen yapısı, tehlikeli çocuk hastalıklarına yol açabiliyor. Çevresel şartlardan da etkilenen hastalıklar arasında en sık şunlar
Öfke üzerine yapılan bilimsel bir çalışmada mutsuz olan insanların; mutlu olan insanlara daha çok öfkelendikleri gösterildi. Aynı araştırmada alınan fMRI (beyin görüntüleme) ve kan kompozisyonu sonuçlarında ise öfke kaynaklı dedikodu
Teknolojinin hayatımıza girmesiyle çocuklarımızın nasıl güvende olacağı merak konusu oluyor. Günümüzde ebeveyn olma, bambaşka zorlukları da beraberinde getiriyor. Anne babalar ellerinden geleni yapsa da; başta empati, dürüstlük, dedikodu ve ayrım
Günümüzde biyolojik ve psikolojik sağlığını tehdit eden alerjik hastalıklar büyük bir hızla yayılıyor. En sık rastlanan alerji türleri şu şekilde sıralanıyor: Egzamaİlaç alerjisiAlerjik nezleBesin alerjisiAlerjik bronşial astım Çocukların ve yetişkinlerin
Tükettiğimiz hazır gıdaların ve içeceklerin içindeki bazı maddeler (trans yağ, mısır şurubu kökenli fruktoz) ve alkollü içecekler karaciğer dokusuna başlıca şu zararları veriyor: Beyin hacminde küçülmeAnksiyete bozukluğuMetabolik sendromDikkat dağınıklığı Tümör büyümesiRuhsal
Maruz kaldığımız genetik değişimler, en çok sevdiğimiz bazı hazır yiyecek ve içecekler kan şekerinin aniden fırlamasına sonra da aynı hızla düşerek istenmeyen tehlikeli reaksiyonlara yol açabiliyor. Bu durum vücudumuza başlıca
Bağırsak sağlığı bağışıklık sisteminin temel yapı taşıdır. Hatta yapılan araştırmalar alerjik bireylerde bağışıklık sisteminin, alerjik olmayanIara nazaran daha zayıf olduğunu gösteriyor. Üstelik bu durum henüz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce
Kadın cinayetleri ve çocuk istismarı giderek artıyor. Bu konudaki duygularımı ve üzülerek ülkemdeki bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun açıkladığı raporda; 2017’nin ilk 100 gününde 106, Kasım
Gün içerisinde maruz kaldığımız sosyal ve çevresel şartlar; yaşam kalitemizi düşürüyor. Sabahları yataktan kalkmakta bile zorlanmamızı, günü zor bitirmemizi ve ne yaparsak yapmaya çalışalım yorgun hissetmemizi sağlıyor. Bu durum bize
Bir okurum gönderdiği mektupta eşinin kendisini hiç anlamadığını, büyük stres yaşadığını ve 3 aylık hamile olduğunu yazmış. Kendisinin mektubunu okuduğumda bir anneyi anlamak neden bu kadar zor diye düşündüm ve
Yapılan araştırmalar çocukların hayatına giren çevre kirliliği, endüstriyelleşme ve kimyasal madde gibi etkenlerin; stres hormonları üzerinde etkili olduğunu ve davranışları değiştirdiğini gösteriyor. Çocuklarımızın bağışıklığını düşüren bu etkenler; alerjik bronşial astım,
Panik atak ve kaygı kadınlarda, erkeklere oranla en az 3 kat fazla görülmektedir. Özellikle kız çocuklarında 5 yaşına kadar ciddi bir artış gösterir ve bu artış, ergenlik dönemi ile daha
Günlük yaşantımızın artık büyük bir parçası olan stres; uzun vadede bize başlıca şu zararları veriyor: Bağışıklık sisteminin zayıflamasıKanserli hücrelerde çoğalmaHormonal bozuklukYüksek kan şekeriSindirim sorunlarıYüksek tansiyonUyku sorunlarıHızlı yaşlanmaKemik erimesiAlzheimerAnksiyeteKalp krizi Stresin
Her çocuk kuru bilginin bol olduğu sınıf ortamında sıkılır, keşfetmekten uzak eğitim sistemine psikolojik ve biyolojik olarak tepki gösterir. Doğuştan öğrenme-keşfetme potansiyeli ile dünyaya gelen çocuklar maalesef bu eğilimlerini, şimdiki
Yaşam koşulları hızla değişiyor. Her geçen gün daha büyük güçlükler karşımıza çıkıyor. Biz, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunabilmek adına çırpınırken; çocuklarımız kontrolümüzün dışında yüzlerce etkene maruz kalıyor. Yapılan bilimsel
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tek nedeni; beyinde ortaya çıkan biyokimyasal sorunlar olarak anne babalara gösterilmeye çalışılıyor. Üstelik bu bozukluk, çok tehlikeli psikolojik ve hormonal yan etkilere neden olabilecek ilaçlarla
Araştırmaların bir çoğunda; çocukların gün içerisinde maruz kaldığı psikolojik ve fizyolojik etkilerin uyku kalitesini azalttığı, bu durumun çocuklarda bilişsel ve bedensel işlevleri bozduğu gözlemleniyor. Azalan uyku kalitesi çocuklara başlıca şu
Yapılan araştırmalar, hem anne adaylarının hem de bebeklerin farkında olmadan; kablosuz cihazlar tarafından yayılan mikrodalga ve radyo frekans radyasyonuna maruz kalarak, ciddi zararlar aldığını gösteriyor. Harvard Tıp Fakültesi’nin en büyük
Bilimsel araştırmalar sonucunda çocuklarda en çok yan etki yapan ilaçların, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu ve kronik yorgunluk sendromunda kullanıldığını görüyoruz. Beyne doğrudan zarar verme potansiyeli bulunan bu ilaçlar, özellikle hastalık durumu
Yapılan araştırmalar alerjik çocukların bağırsak florasının, alerjik olmayanIara nazaran daha bozuk olduğunu gösteriyor. Üstelik bu bozukluk henüz hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce başlıyor. Çocuklarımız besin tüketirken farkında olmadan zehirleniyor. Çocukların
Tedavi edilebilir, önlenebilir bir durum olan otizmde farkındalık için; çocuklarımızda aşağıdaki unsurları gözlemleyebiliriz. Çocuklarımız 18 ay sonunda: Boş ve dalgın bakıyor,Yardımsız yürüyemiyor,Ağrıya hiç dayanamıyor,Bazı nesnelere dokunmayı reddediyor,Konuşamıyor ya da birkaç
Otizmde erken tedavi için, çocuklarımızı aşağıdaki şekilde gözlemleyerek başarı sağlayabiliriz. Çocuklarımız 12 ay sonunda: Kendi adına tepki vermiyor,Sesin geldiği yöne başını çevirmiyor,Yardım almadan yere oturamıyor, Annesine ya da çevresine gülümsemiyor,Sesle sözcükleri
Yaz tatili ile birlikte çocuklarda hazır gıda tüketiminin hızla arttığını görüyorum. Bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Lezzet arttırıcı katkı maddesi içeren besinlerin tüketimi çocuklara başlıca şu zararları veriyor: Büyüme
Dedikodu bağımlılığı sadece sosyal yaşantımıza değil, hormonal sistemimize ve beynimize aşağıdaki zararları veriyor: Gizli stresAnksiyeteUyku sorunlarıKalp hastalıklarıDiyabet başlangıcıBeyinde bulanıklıkYaşam enerjisinde gerileme Dedikodu, kişinin kendisini daha değerli hissetmesini sağladığı noktada hem
İki çocuk sahibi bir okurum gönderdiği mektupta eşinin kendisini sürekli aşağıladığını ve son zamanlarda şiddet uyguladığını detaylarıyla yazmış. Ülkemizde ve dünyada bir çok kadın, öz saygısına, öz güvenine, duygularına, ruhuna
Karne günü yaklaşırken çocuklarımızın şeker içeren maddelerle gazlı içecekleri daha yoğun tükettiğini görüyorum. Yapılan bilimsel çalışmalar, çocuklardaki şeker tüketimini yoğun kaygı durumu ve biyolojik bağımlılık ile ilişkilendiriyor. Bazı çocuklar, karne
Bir okurum gönderdiği mektupta eşinin kendisini hiç anlamadığını ve antidepresana başladığını yazmış. Kendisinin mektubunu okuduğumda, kadınlarımızı dinlemek neden bu kadar zor diye düşündüm ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Kadınlarımız eşlerine
Geçen hafta yazdığım makaleyi okuyan iki çocuk sahibi bir anne, gönderdiği mailde 10 yıla yakın süredir antidepresan kullandığını yazmış. Kendisinin hikayesini dinlediğimde ülkemizde kadın olmanın zorluklarını düşündüm ve düşüncelerimi sizlere
Değerli okurlarım, antidepresan ilaçların ülkemizde yoğun şekilde kullanıldığını düşünüyorum. Bu konudaki endişelerimi bazı rakamlar eşliğinde sizlerle paylaşmak istiyorum: 2003 yılında ülkemizde 14 milyon kutu antidepresan reçetelenmiş.2012 yılında bu rakam tam
Raf ömrü uzun, pakete girmiş, işlenmiş, şeker ihtiva eden, katkı içeren maddeler ile (bu maddelere besin yada gıda demek istemiyorum) yiyeceklerin yanında bolca tüketilen boyalı, tatlandırıcılı gazlı içecekler; çocuklarımızın vücudunda
Bugün anne ve babalar ile bir söyleşide buluştuk. Çocuklarda beslenme alışkanlıkları üzerine konuşurken bir babanın anlattıklarından çok etkilendim. Söyleşi sonrası kendisinin yanına giderek kahve ısmarlamak istediğimi söyledim. Ricamı kırmadı ve
Antalya’da görev yapan ilkokul öğretmeni Gülderen Hanım ve eşi Hikmet Bey ile sohbet ediyoruz. Gülderen Hanım bir gözlemini aktarıyor: ‘’Uğur Bey, her haftasonu öğrencilerimle piknik yaparız. Çocukların yoğun şekilde ekmek,
Çocuklarda şeker bağımlılığın hızla arttığını görüyorum. Bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Şeker tüketimi çocuklara başlıca şu zararları veriyor: Beyinde bulanıklıkDikkat dağınıklığıBüyüme geriliğiTip 1 diyabetHiperaktiviteUykusuzlukDepresyonİştahsızlıkAnksiyeteOtizm Bağımlılık, bağırsaklarda bulunan ve çok
Otizm, 1980 yılında 100.000 de 1 çocukta görülürken günümüzde artık 88 çocukta 1 görülüyor. Bu ciddi artış karşısında dünya çapında yapılan çalışmalar ve toplantılar, otizm ve beslenme ilişkisine dikkat çekiyor.
Bazı okullarda 4 çocuktan 3’ünün ilaç kullandığını duyuyorum. İnsan sağlığına değer veren biri olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite ilaçları, gerçekten hasta olan çocuklar üzerinde etkili. İyi uyumayan
Büyüme ve gelişimin hızlı olduğu okul çağında, çocuklarımızın şeker ve gluten içeren çok tehlikeli gıdalarla beslendiklerine tanık oluyorum. Böyle manzaraları görünce, insan sağlığı üzerine emek ve zaman vermiş biri olarak aklımdan
Kadıköy iskelesinde yazdan kalma bir akşamüstü. Üst katta bulunan kitabevindeyim. Şehir deniz kokuyor. Tam karşıdaki Haydarpaşa limanı gün batımında eşsiz görünüyor. Sohbetimiz koyulaşıyor. Psikoloji bölümü öğrencisi Ahmet herkesi düşündürecek bir
Tarabya sahilinde ılık ve çiseli bir İstanbul sabahı, eşim Çiğdem ile birlikte iş kadınları derneğinin davetlisi olarak pazar kahvaltısındayız. Çiğdem konuşmasını bitirdiği esnada gözüm karşı masaya takılıyor. Masada altı yetişkin
Uzun bir aradan sonra İstanbuldayım. Bu süre içerisinde Anadolu’nun çeşitli köylerinde gezerek Türk köylüsünün değerler bilincine tanık oldum. Bundan dolayı çok mutluyum. Türk köylüsünün kalbi, yaşam niyetimizdeki bilinci keşfetmek adına
Genç güvenlik görevlisi Mert Bey ile uzunca bir aradan sonra karşılaştığım için mutlu oldum. Selamlaşmamızın ardından heyecan içerisinde yeni doğan kızının fotoğraflarına birlikte baktık. Çiseleyen yağmur altındaki dondurucu soğuğa karşı
Muğla ilinin Bodrum ilçesine bağlı Gümüşlük mahallesinde yaşayan Tahir amca ve ailesiyle tüm gün sohbet etme imkanım oldu. Öğrendiklerimden ve dinlediklerimden çok etkilendim. Kendisininde izniyle bu sohbeti sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bazı insanlar ve yaşanmışlıklar hayatımızda iz bırakan duygulara neden olurken; gerçek ”Öz’ümüzü farkedişimizi perdeliyor sanki. Tıpkı güneş tam tepede parlarken ay’a bakmak gibi. Güneş, toprağı ve denizi henüz ısıtmadan serin
Yağmur sonrası kendimi denizin kokusuna bırakmış sahil boyu yürüyordum. Parkın önündeki dar yolun tam ortasında 40’lı yaşlarda aşırı kilolu bir adamın yere çömelmiş pozisyonda elini kalbine doğru götürmüş olduğunu farkettim.
Sarıyerde iki ay önce tanıştığım balıkçı arkadaşım Celal bey ile bugün tekrar buluştuk. Ben yine kekik çayı söyledim. Celal bey ise tavşan kanı demli çay. Sohbetimiz esnasında farkettimki gömlek cebinde
Merhaba değerli dostlar, Meslektaşım ve eşim sevgili Çiğdem ile tanık olduğumuz bir gözlemi, kendisinin kaleminden sizlerle paylaşmak istiyorum. Emek verip okuduğunuz için şimdiden teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygılarımla. Uğur Uğural
Bugün sizlere yeni tanıştığım komşum Cemil beyden bahsedeceğim. Sabah yürüyüşünde karşılaştığım Cemil bey işe gitmeden önce 4 yaşındaki torunu Ceyda ile mahalleyi turluyordu. Dedesinin kucağında mahalleyi neşe içerisinde dolaşan Ceyda’nın
Bir akşamüstü tanıştığım Tahir amcanın mütevazi evindeyim. Tahir amca ailesi, çocukları ve torunları ile balıkçılık yapıyor. Beş kuşaktır Bodrum ilçesi Gümüşlük mahallesindeler. Düşünüyorum da; bu yörenin bilge insanlarından ‘’sevgi ve
Değerli okurlarım, aile içi iletişim ve ilişkilerin toplumsal bilinç üzerinde büyük bir etki alanına sahip olduğunu düşünüyorum. Sevgiye ve kabul edilmeye duyulan ihtiyacı aile içinde gideren çocuklarımızın ve gençlerimizin; güçlü
