Bugün sizlere yeni tanıştığım komşum Cemil beyden bahsedeceğim. Sabah yürüyüşünde karşılaştığım Cemil bey işe gitmeden önce 4 yaşındaki torunu Ceyda ile mahalleyi turluyordu. Dedesinin kucağında mahalleyi neşe içerisinde dolaşan Ceyda’nın yüzünde büyük bir mutluluk ve sağlık görüyordum. Dikkatimi çekti. Cemil bey çimenlerin üstünde bir yandan belini ovuşturuyor bir yandan da torunuyla birlikte oynayıp onunla şakalaşıyordu. Torunu Ceyda’nın büyük coşkuyla gösterdiği böceklere, kuşlara, ağaç ve yapraklara onunla birlikte uzanıyor, gülüyor ve Ceyda’nın heyecanına eşlik ediyordu. Bu önemli tanıklık dakikalarca devam etti. Her halinden acı çektiği belli olan Cemil bey’in yüzünde en küçük bir bıkkınlık ifadesi görmüyordum. Cemil bey artan belfıtığı ağrılarına rağmen her sabah vücudundaki acıyı unutuyordu. Yüzündeki tebessümü torunundan esirgemiyordu.
Bu sabah, birara doktora görünmesini tavsiye ettiğim Cemil bey;
‘’Haklısınız hocam. Ancak muayene olacağım doktor torunumla sabah yürüyüşlerimi yasaklarsa ben bu habere dayanamam. Ceyda, bana rahmetli kızımdan yadigar. Torunum benim en değerli varlığım. Ceydamı bir sabah dahi yalnız bırakamam.’’
Duyduklarım karşısında çok duygulandım, gözlerim doldu.
Besbelli ki Ceyda dedesiyle birlikte her sabah büyük bir heyecanla yaşamı keşfetmek istiyordu. Cemil bey de torunu Ceyda’nın her sabah ‘’seviliyorum, değerliyim ve güvendeyim’’ hissini doya doya yaşamasını istiyordu. Ceyda, bu mahallede dedesiyle geçirdiği o eşsiz dakikaları ömür boyunca hatırlayacaktı.
O dakikalar Ceyda’nın en değerli yaşam sermayesi olacaktı.
Bugün tekrar anladım ki; anne, baba, dede, öğretmen, arkadaş, dost ve ‘’insan’’ olarak hayatta neyi, niçin ne amaçla biriktirdiğimiz önemli.
Emek verip okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Uğur Uğural